Ocak 07, 2011

Konferans Salonuna Giren Adamın Dramı

Kaç gündür yazıcam yazıcam diyorum bi türlü yazamadım şunu. İzlenecek o kadar dizi, yapılacak o kadar ödev, çalışılacak ama çalışılmayan o kadar sınav varken zor tabi.

Neyse gelelim konuya...

Okulumuzda yapılan gerekli gereksiz birçok konferansta bulundum ben de sizler gibi.Girersiniz içeri oturursunuz mümkün olduğunca arkaya.İşte salon dolar, kimi zaman gözler birilerini arar.Az çakal değilizdir yani.Bir süre sonra ışıklar kapanır, sahne aydınlanır ve konferans başlar.Kimisi dinler, kimisi uyur, kimisi dikkat çekme derdindedir, öğretmenler, görevliler vs vs...


Ama bir anda bir şey olur.Sağ tarafınızdan keskin bir ışık size doğru yaklaşır.Konferans salonuna biri girmiştir.Hem de konferans devam ederken.Bütün kafalar bir anda çevrilir o tarafa. İşte bu'dur.O salonda bulunan yaklaşık 150-200 kişinin ortak paydası budur.Uyuyanı da dinleyeni de artık bir bütün olmuştur o adama karşı.Ortak bir gayeleri vardır artık.Aynı şeye inanırlar.En azından 20 saniye için.Sonra hayat devam eder.

Küçümsenecek bir adam değildir "konferans salonuna sonradan giren adam". 150 kişiyi tek yürek yapmıştır.Ama acınacak haldedir. Bütün bakışları üzerinde hisseder ve o bakışlar deler geçer naçiz bedenini.Acırım da söyleyemem. İçimden koşmak ve onu o durumda kurtarmak gelir."Siz hiç mi yapmadınız,ha?!" diye haykırmak gelir de yapamam.


Bunu da söyleyeyim dedim.